Ley Hatlarının Peşinde: Mezopotamya’da Tarihin Başlangıcı
Babil, Ninova, Göbeklitepe ve Medeniyetin Doğuşu
Mezopotamya ve Babil Kentleri: Uygarlığın Beşiği
Mezopotamya, Fırat ve Dicle nehirleri arasında kalan ve dünyanın ilk gelişmiş uygarlıklarına ev sahipliği yapmış bölgedir. Sümer, Akkad, Babil ve Asur gibi kadim medeniyetlerin doğduğu bu topraklar, insanlığın tarım, kentleşme, yazı, hukuk ve anıtsal mimari gibi medeniyetin temel taşlarını oluşturduğu bir coğrafya olmuştur【1】.
Mezopotamya’nın gelişimi, iki ana bölgeye ayrılır: Kuzey Mezopotamya (Yukarı Mezopotamya): Toros Dağları’na kadar uzanan bu bölge, avcı-toplayıcı toplulukların tarım ve hayvancılığa geçtiği ilk yerleşim alanlarını barındırır. Güney Mezopotamya (Aşağı Mezopotamya): M.Ö. 4. binyılda Sümerler tarafından büyük kentlerin, anıtsal tapınakların (zigguratların) ve yazılı hukuk sistemlerinin geliştirildiği bölgedir.
Mührü Süleyman Ley Hatları ve Babil Uygarlığı
Mezopotamya’da Mührü Süleyman Ley Hatları üzerinde en dikkat çeken yerleşimlerden biri, Babil ve Babil Kulesi’dir. Büyük Piramit ile Babil Kulesi arasında 1296 km’lik bir mesafe bulunmaktadır. Bu iki yapı, insanlık tarihinin en büyük uygarlıklarının sembolleri olarak “ikiz kuleler” gibi medeniyetin zirve noktalarını temsil etmektedir. Babil’in yanı sıra, diğer önemli antik şehirler de aynı enerji hatları boyunca dizilmiştir:
Ur (Sümerlerin başkenti)
Eridu (ilk medeniyet yerleşimlerinden biri)
Larsa, Lagash, Umma, Nippur ve Mari gibi Sümer, Akkad ve Babil kentleri
Babil, M.Ö. 1894 yılında kurulan Babil İmparatorluğu’nun başkenti olarak büyük bir kültürel ve dini merkez haline gelmiştir. En büyük hükümdarlarından Hammurabi, tarihin en eski yazılı hukuk sistemi olan Hammurabi Kanunları’nı oluşturmuştur.
Babil’in en bilinen yapıları: Babil Kulesi: Kitâb-ı Mukaddes’te adı geçen, göğe ulaşmaya çalıştığı düşünülen anıtsal yapı. İştar Kapısı: Günümüzde Berlin Pergamon Müzesi’nde sergilenen Babil’in efsanevi mavi taş kapısı. Asma Bahçeler: Antik dünyanın yedi harikasından biri olarak kabul edilen, Nebukadnezar tarafından eşi için inşa edildiği düşünülen bahçeler.
Yukarı Mezopotamya ve Harran Medeniyeti
16M10K – 16M9K Enerji Hattı, Fırat ve Dicle nehirleri arasında uzanan Yukarı Mezopotamya boyunca ilerlemekte ve bölgedeki önemli yerleşimlere denk gelmektedir.
Harran: Astronomi ve Bilimin Merkezi
Harran, Bereketli Hilal’in önemli merkezlerinden biridir ve M.Ö. 2000’lerde Sümerlerin büyük ticaret kolonilerinden biri olarak gelişmiştir. Adının, Sümerce ya da Akadça’da “kervan” ya da “geçit yeri” anlamına gelen “Harran-U” kelimesinden türediği düşünülmektedir. Tevrat’a göre, Hz. İbrahim Sümerlerin büyük kenti Ur’dan göç ettikten sonra Harran’da kalmış ve babası Terah burada ölmüştür. Harran, Antik Çağ boyunca bir bilim ve düşünce merkezi olmuş, dünyanın ilk üniversitelerinden biri burada kurulmuştur.
Harran’da yetişmiş önemli bilim insanları: Al-Battani: Dünya ve Ay arasındaki mesafeyi hesaplamıştır. Sabit ibn Kurrah: Eski Yunan klasikleri ve bilimsel eserleri Arapçaya çevirmiştir. Cabir ibn Hayyan: Kimya ve simya alanlarında önemli çalışmalar yapmıştır. Harran’ın önemi, Mührü Süleyman enerji hatları üzerinde bulunan en eski bilim merkezlerinden biri olmasıdır.
Göbeklitepe: Uygarlığın Kökenleri ve Kadim Tapınaklar
Göbeklitepe’nin Keşfi ve Önemi
Göbeklitepe, 1963 yılında bir yüzey araştırması sırasında keşfedilmiş, 1995 yılında ise geniş çaplı kazılar başlatılmıştır【2】. Şanlıurfa’nın 15 km kuzeydoğusunda yer alan bu bölge, medeniyetin başlangıcı açısından büyük bir keşif olarak kabul edilmektedir. Yapılan kazılar, buranın en az 12.000 yıl önce inşa edildiğini göstermektedir. Göbeklitepe’nin, bilinen en eski tapınak kompleksi olduğu ve tarımdan önce inşa edilmiş olduğu anlaşılmıştır.
Göbeklitepe’nin Mühür Hatları Üzerindeki Konumu
16M9K Enerji Merkezi: Göbeklitepe, tam olarak bu noktanın üzerinde yer almaktadır. Nemrut Dağı’ndaki Kommagene Krallığı mezarları da aynı mühür hattı boyunca bulunmaktadır. Göbeklitepe, bu hat üzerindeki en eski kutsal alanlardan biri olarak görülmektedir. Göbeklitepe’de keşfedilen yapılar: T-biçimli dikilitaşlar: 5 metreye kadar ulaşan, insan figürleri ve hayvan kabartmaları ile süslenmiş taşlar. Dairesel planlı kutsal yapılar: Merkezi büyük taşlarla çevrili dairesel yapılar, tapınma ve ritüel alanları olarak düşünülmektedir. Hayvan kabartmaları ve figürler: Yılan, tilki, yaban domuzu ve çeşitli kuş figürleri.
Göbeklitepe’nin anlamı üzerine teoriler:
- İlk dini merkez: Avcı-toplayıcı toplulukların tarımdan önce tapınaklar inşa etmiş olması, dinin ve kolektif bilincin insanlığın gelişiminde kritik bir rol oynadığını göstermektedir.
- Gizli bir bilgelik merkezi: Kazılar sırasında çıkarılan semboller, Göbeklitepe’nin sadece bir tapınak değil, kadim bilgilere sahip bir uygarlık merkezi olabileceğini düşündürmektedir.
- Astronomik ve enerji merkezi: Bazı araştırmacılar, Göbeklitepe’nin belirli göksel hizalamalara dayalı olarak inşa edildiğini öne sürmektedir.
Sonuç: Mezopotamya, Ley Hatları ve Uygarlığın Şifreleri
Babil, Harran, Ninova ve Göbeklitepe gibi merkezler, Mührü Süleyman Ley Hatları ile örtüşmekte ve insanlığın tarihsel gelişimi açısından kritik roller oynamaktadır. Babil, Mezopotamya uygarlıklarının zirve noktalarından biri olmuş, bilim, hukuk ve mimari alanlarında büyük ilerlemeler sağlamıştır. Harran, antik çağlarda bilimin, astronominin ve felsefenin merkezi olmuştur. Göbeklitepe, bilinen en eski tapınak kompleksi olarak, uygarlığın kökenlerini yeniden değerlendirmemize neden olmaktadır.
Bu şehirlerin, kadim uygarlıklar tarafından enerji merkezleri olarak bilinçli olarak seçilmiş olabileceği ihtimali giderek daha fazla kabul görmektedir. Ley hatları ile bağlantılı kutsal geometri anlayışı, bu bölgelerin tarih boyunca önemli olmasının sebeplerinden biri olabilir.
Kaynakça
【1】 Benno Landsberger, “Sümerler”, Çev. Mebrure Osman Tosun, A.Ü. DTC Fakültesi Yayınları.
【2】 Şanlıurfa Valiliği, “Göbeklitepe Kazı Raporları”, 2020.
【3】 UNESCO Dünya Mirası Listesi, Göbeklitepe ve Harran.
Yorum gönder